Behcet Necatİgİl 1916 yilinda Istanbul'da dogdu, 1970'da Istanbul'da öldü. Yüksek Ögretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyati Bölümünü bitirdi. Liselerde ardindan Istanbul Egitim Enstitüsü'nde edebiyat ögretmenligi yapti. Orta sinif insanlarin basindan geçen olaylari ev- aile-yakin çevre üçgeni içinde anlatan siirleriyle tanindi. Siire bagliligini hiç dinmeyen bir coskuyla yasaminin sonuna dek sürdürdü. Ölümünden sonra bütün kitaplari Cem Yayinlarinca yeniden yayinlandi. Çok sayida radyo oyunu, çevirileri bulunmaktadir. Ayrica hazirlamis oldugu 'Edebiyatimizda isimler sözlügü' isimli kitabi ölümünden sonra da sürdürülmekte olup kaynak bir basvuru kitabi olma özelligini hala korumaktadir. Ölümünden sonra adina konulan siir ödülü, günümüzde en önemli siir ödüllerinden biri sayilmaktadir. Siire basladigi dönem, Garip akiminin etkin oldugu bir dönemdir. Yine toplumcu gerçekçi siir olarak adlandirilan akimin da etkin oldugu bu dönemde söyleyis özelligi olarak bagimsiz kaldigi ve kendi söyleyisini yakaladigi kabul edilmektedir. Siir üzerine yazmis oldugu yazilari ölümünden sonra 'Bile yazdi' ismiyle kitaplastirilmistir.
--------------------------------------------------------------------------------
GİZLİ SEVDA
Hani bir sevgilin vardı
Yedi-sekiz sene önce
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan-burdan
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan
Seni sordu
Hiç değişmedi dedim
Bildiğin gibi
Anlıyordu
Mesutmuş, kocasını seviyormuş
Kendilerininmiş evleri
Bir suçlu gibi ezik
Sana selam söyledi
--------------------------------------------------------------------------------
SOLGUN BİR GÜL DOKUNUNCA
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca
Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kağıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca
Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
Eşiğinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca
Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca
--------------------------------------------------------------------------------
İNCİR YAPRAKLARI
Yumuldular uğultular arasında
İncir yapraklarını artık kim düşünürdü
Sallanırken iki dalga arasında bir martı
Bu yatağa, koltuğa, bu kara tahtalara
Düşmeden önce
Eksiydi eksi şimdi iki artı.
Gömüldüler dalgalar arasına
Ellerinde uzatılan iki elma
Yüzlerinde alı al bir kızartı
Bekleyen yan yana ayrılıklardı
Perdeler inerse az daha sürerdi
Yumuldular, gözlerini yumdular.
Eksikti tamken bile hepsi bu kadardı
Dumandı, dağılır, çiçekti solardı
Uçuşurken üflenmiş şeytan arabaları
Anladılar, duruldular, doğruldular
Az önceki incir yapraklarını
Aradılar, buldular, tutundular.
--------------------------------------------------------------------------------
KORKU ÇİÇEKLERİ
Ne peygamber, ne de çan çiçekleri
Ne de buhûrumeryem
Hep korku çiçekleri
Oldu saksılarımızı süsleyen
Ürkek bezgin baktığımız göklerden
Yarınlara güvendi umduğumuz
Çocuklar, evler ve ekmek
Ama mutlu muyuz?
Zehirli, yeşerirse toprakta
Bir tohum, içtiği baldıranlardan
Açar korku çiçekleri, yozlaşmış tür
Yeni aşı ister, budamak ister
Bizden geçmiştir
Vardığımız her çizgi bir duvar kesildi
Kaygan küfler aşamayınca
Ve ne olur bilirsin
Ve güzeldir dünya
Yaşamayınca
--------------------------------------------------------------------------------
NERDE NEDEN
Nerde neden kırılır
Bir üçüncü varsa önemsiz bir sözde
Birden kırılır
Neyi neden saklar
Arkasından konuşurlar bilir de
Kendinden saklar
Nerde neden ölür
Uzak mezarlar
Kendinde gömülüdür
--------------------------------------------------------------------------------
YİNE
Çoktan bitmiş konuşacaklarımız
Tekrar tekrar konuşalım
Akşamdır alkol, aslında kanıksamışız
Gel yine sevişelim
Boş ver bir dolu
Düşlerde derviş
Kirmızı beyaz güller
Mezarda bitermiş
Düşündüler çok mu az
Gel biz de düşünelim
Her geceye giden parfüm sevişmek
Gel yine sürünelim
--------------------------------------------------------------------------------
DONMUŞ DALLARDA ÇİÇEK
İyidir beraber olmamız
Yaklaşmış, değişik
Duyulur çevrenin gürültüsünde
Issız
Bizde bir şey eksik
Belki de bir şey fazla, yıllarca bilmedik
Çökmüş birdenbire ağır
Bir kırık gülüşte
Yitik
Ümitsiz hatırlanır
Bulmak gibi tıpkı
Karlar altında kayıp uzanırken ova
Yolu kendiliğinden
Donmuş dallar esen ılık rüzgara
Çiçek açar çekingen
Aldanarak, unutulmuş
Senin yolun ayrı, benimki ayrı
Az sonra ikimiz de yalnız
Kısa bir zaman için, saat beş suları
İyidir beraber olmamız
--------------------------------------------------------------------------------
KARANTİNA
Bulaşıcı hastalık
Düşünüyorlar
Nereden aldınız
Çok da uzun sürdü
Çocukluk gençlik
Kaldığınız evler
Bilinen yerler
Hangisinden aldınız
Karayalnızlık
Olabilir diyorlar
Geçer diye çekindiklerinden
Yıllardır burdasınız
--------------------------------------------------------------------------------
DÖNME DOLAP
Nerden niçin mi geldim
Bilmeden bir şey diyemem, ya siz
Hem hiç önemli değil
Geldim, yer açtılar, oturdum
Girip çıkanlar vardı
Zaten ben geldiğimde
Başka şeyler de vardı, ekmek gibi, su gibi
Gülüşler öpüşler ne bileyim hepsi
Doğrusu anlamadım bir düğün dernek mi
Sonra da kimileri düşünceli, durgundu
Gidenler neye gitti doğrusu anlamadım
Zaten ben geldiğimde
Bir luna-park mı bir konser bir gösteri
Bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı
Sıkıştığım yerde vakit çabuk geçti
Bak dediler baktım pek bir şey göremedim
Hem her yer karanlıktı
Zaten ben geldiğimde
Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede
Nasıl çekip gideceğim kalk git dediklerinde
Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele
Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan
Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken
Zaten ben geldiğimde
--------------------------------------------------------------------------------
PARILTI
Çakar şimşek düşer yıldırım
İşte bir şey birden söylenir geçer
Yıllar neyi eskitir, bir takvimi eskitir
Bir terlik, yerine yenisi
Tükenişlerde insan
Söylenir, geçer
--------------------------------------------------------------------------------
ŞİİR DÖLLEMESİ
Öylesine olmalı ki değinme
Döllemeli, yetmez orgasmus.
Embriyon ve dölüt
Başlamalı büyümeye beyinde.
Gevşemeden az sonra kollar
Bir şeyler eklemeli verdiğine.
Değer miydi yoksa bunca bekleme
Ellenmemiş organlardan elleri
Bir okşayış gibi gelip geçecekse.
Bütün diri spermalar, şiirler
Kalsın yerli yerinde
Tavlı topraklara değil de
Kuru tahtalara düşecekse.
--------------------------------------------------------------------------------
AŞK DUYARLIĞI
Uzanır fildişi turlarına
Perdeleri çekili odaların birinde
Sabırsız, gergin ve usta parmaklar
Ve çalınır kızlığı, dolendo
Gecenizde ansızın duyduğunuz sestir bu
Hep kendi dünyasında olacak biliyordu
Üstelik ne kadar var görmedi
Nasıl duyar? Duyar
Ve alınır yalnızlığı, dolendo
Gecenizde ansızın döktüğünüz yastır bu