Cahİt Sitki Taranci 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakir'da Camiikebir mahallesinde dogdu, 12 Ekim 1956 tarihinde Viyana (Avusturya)'da öldü. Asil adi "Hüseyin Cahit" tir.Ilkokulu Diyarbakir'da okudu. Istanbul'a Saint Joseph Lisesi'nde basladigi ortaögrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladi (1931). Sonra Istanbul'da Mülkiye Mektebi'nde (1931-1935) ve Yüksek Ticaret Okulu'nda okudu. Yüksek ögrenimini tamamlamak için Paris'te Sciences Politiques'te sürdürdü (1938-1940). Ögrenimi sirasinda Paris Radyosu'nda Türkçe yayinlar spikerligi yapti. Savas sirasinda kentin isgal edilmesi üzerine yurda döndü. 1944 yilindan baslayarak Ankara'da Anadolu Ajansi, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalisma Bakanligi'nda çevirmen olarak çalisti. 1954 yilinda felç geçirdi, sagitimi için ***ürüldügü Viyana'da yasami son buldu. Mezari Ankara'dadir. Hece ölçüsünün olanaklarini genisletti; içtenlik, yalinlik ve akici bir söyleyisin egemen oldugu; ask, doga sevgisi, geçmis,ölüm, özlem, yalnizlik, yasama sevinci gibi izleklerin islendigi siirlerinde sairanelikten ve siirsellikten vazgeçmedi. Fransiz sairlerinden, özellikle Baudelaire ve Verlaine'den etkilenmistir.
--------------------------------------------------------------------------------
BUGÜN CUMA
Bugün cuma;
Büyükannemi hatirliyorum,
Dolayisiyla çocuklugumu,
Uzun olaydi o günler!
Yere düsen ekmek parçasini
Öpüp basima ***ürdügüm günler!
O zaman inandigim gibi,
Sahiden bir öbür dünya varsa eger,
Orada da cumaysa bugün,
Basinda bulutlardan beyaz örtüsü,
Büyükannem namaz kilmaktadir,
Namahrem eli degmez seccadesinde;
Mekkei Mükerremeden getirilmis.
Dilerim duasinda unutmasin beni;
Günahkar oldugumu hatirlayarak.
--------------------------------------------------------------------------------
ÇOCUKLUĞUM
Affan Dede'ye para saydım
sattı bana çocukluğumu
artık ne adım var ne yaşım
bimiyorum kim olduğumu
hiçbir şey sorulmasın benden
haberim yok olan bitenden
bu bahar havası bu bahçe
havuzda su şırılşırıldır
uçurtmam bulutlardan yüce
zıpzıplarım pırıl pırıldır
ne güzel dönüyor çemberim
hiç bitmese horoz şekerim
--------------------------------------------------------------------------------
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN
Ne dogan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklimdan ölümüm geçer;
Sonra bu kus, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrisina der ki:
- Pervam yok verdigin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
<
--------------------------------------------------------------------------------
NÜ
Uykusuz gecemde bir kadin!
Gözlerinin ay isiginda
Vücudu kar beyazliginda;
Saçlari bir hazine altin.
Ne atesimden haberi var,
Ne bilir çiplak oldugunu;
Varligini ve yoksullugunu
Duymadan güzel ve bahtiyar!
--------------------------------------------------------------------------------
35 YAŞ ŞİİRİ
Yas otuz bes! yolun yarisi eder.
Dante gibi ortasindayiz ömrün.
Delikanli çagimizdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yasina bakmadan gider.
Sakaklarima kar mi yagdi ne var?
Benim mi Allahim bu çizgili yüz?
Ya gözler altindaki mor halkalar?
Neden böyle düsman görünürsünüz,
Yillar yili dost bildigim aynalar?
Zamanla nasil degisiyor insan!
Hangi resmime baksam ben degilim.
Nerde o günler, o sevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben degilim;
Yalandir kaygisiz oldugum yalan.
Hayal meyal seylerden ilk askimiz;
Hatirasi bile yabanci gelir.
Hayata beraber basladigimiz,
Dostlarla da yollar ayrildi bir bir;
Gittikçe artiyor yalnizligimiz.
Gökyüzünün baska rengi de varmis!
Geç farkettim tasin sert oldugunu.
Su insani bogar, ates yakarmis!
Her dogan günün bir dert oldugunu,
Insan bu yasa gelince anlarmis.
Ayva sari nar kirmizi sonbahar!
Her yil biraz daha benimsedigim.
Ne dönüp duruyor havada kuslar?
Nerden çikti bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçinci bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin basinda.
Uyudun uyanamadin olacak.
Kimbilir nerde, nasil, kaç yasinda?
Bir namazlik saltanatin olacak,
Taht misali o musalla tasinda.
--------------------------------------------------------------------------------
ÖMRÜMDE SÜKUT
Çingiraksiz, rehbersiz deve kervani nasil,
Ipekli mallarini kimseye göstermeden,
Sonu gelmez kumlara uzanirsa muttasil,
Ömrüm böyle esrarli geçecek ses vermeden,
Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika,
Bir buz parçasi gibi kendinden eriyecek.
Semada yildizlardan, yerde kurtlardan baska,
Yasayip öldügümü kimseler bilmeyecek!
--------------------------------------------------------------------------------
ŞİİR
Kizoglan kiz güzelliginde siir;
Hem sevgili hem dost hem anne yüzü.
Hala beni mest ettigi gecedir
Sanirim hem yeryüzü hem gökyüzü.
Mecnunum: sikayet etmem Leyla'dan;
Basima ne dertler açtigi halde.
Ne mümkün vazgeçsin bu sevdadan?
Bir kerre karar kildik bu hayalde.
--------------------------------------------------------------------------------
KIRIK KALPLER
Biz askla basi dönmüs iki çocuk
Bütün bir bahar o çiçek ben yaprak
Ya Rabbi ne güzel sevisiyorduk
Dünyayi asktan ibaret sayarak
Kim ne karisti ne istedi bizden
Göz mi degdi ne oldu bu sevdaya
Ayirdilar bizi birbirimizden
Hem de göz göre yürek parçalaya
Askti bizdeki onlardaki mantik
Onlardan yana çikti kahpe felek
Birer kalp biraktilar bize kirik
Ömrümüzce göz yasi döktürecek
__________________