|
| Şiir Demeti | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:47 pm | |
| BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin..
ATTİLA İLHAN | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:48 pm | |
| FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar Kapanırdı daha gün batmadan kapılar Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin , dişlerin ve akpak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla
Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede Bahçede akasyalar açardı baharla Ne şirin komşumuzdun fahriye abla
Önce upuzun sonra kesik saçın vardı Tenin buğdaysı , boyun bir başak kadardı İçini gıcıklardı bütün erkeklerin Altın bileziklerle dolu bileklerin Açılırdı rüzgarda kısa eteklerin Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abla
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya En sonunda varmışsın bir erzincanlıya Bilmem şimdi hala bu ilk kocandamısın Hala dağları karlı erzincandamısın Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın Hatırada kalan şeyler değişmez zamanda Ne vefalı komşumuzdun sen fahriye abla
AHMET MUHİP DIRANAS | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:48 pm | |
| ARKADAŞIM BADEM AĞACI
Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış.. Acarsın çiçeklerini .. Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... Bir güler yüz bir tatlı söz.. Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel Beni karasevda Hem de bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Koş desinler bize şaşkın Sonu gelmese de hiç bir aşkın Açalım yine de çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya
AZİZ NESİN | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:49 pm | |
| KARADUT
Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulum Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın.
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:49 pm | |
| AH ŞU ŞAİRLİĞİM
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Ona her gün güzel, her hava hoştu, Sevgisiz hayatın manası boştu, Gördüğü kısrağın peşinden koştu, Uslanmak bilmeyen bir deli taydı; Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Evimden barkımdan çözdürdü beni, İşimden gücümden bezdirdi beni, Bulutlar üstünde gezdirdi beni, Bastığım yıldızlar hüsrana kaydı; Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Ak yazımı baht-ı siyah eyledi, Gençliğime yazık, günah eyledi, Nerde akşam, orda sabah eyledi, Serseri hayatı marifet saydı; Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Alnım da açıktı, yüzüm de aktı, Kimseye verecek hesabım yoktu, Günah kervanımı pazara çekti, Yükümde ne varsa, hepsini saydı; Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Hayal aleminde gezmem dese de, Seni bundan böyle üzmem dese de, Bu gece, tek hece, yazmam dese de, Sabaha çıkmadan sözünden caydı; Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
CEMAL SAFİ | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:49 pm | |
| Aşk Hali
Hak-kı keşf-etmeyen seydim diyemez: Sevmeyen, Hak nedir? Zaten bilemez.
Yaşamak sevmektir, yârin hayali; Sevenin kalbidir, aşkın menzili.
Aşıkın arzusu, yârin hayali; Gören mecnun olur, görmeyen deli.
Aşka talib olan çeker cefayı; Sevmeyen ne bilir aşkı, vefayı?
Aşığın kalbidir, yârin mekanı; Yâr için fedadır aşığın canı.
Aşk şarabı içen, sarhoş ayılmaz; Seven, sevdiğinden ölse ayrılmaz.
Aşk başa gelince mekan dar gelir; Seven kalbe yârsız hayat ar gelir.
Aşk ateşi yaka yaka pişirir; Köle eder tacdan-tahttan düşürür.
Aşk: deyince sır perdesi açılır; Yâr aşkıyla candan-serden geçilir.
Ömer Albayrak | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:50 pm | |
| BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz, yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: -Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.. Ve ben artık biliyorum: Toprağın - yüzü güneşli bir ana gibi - en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.. Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olan parmaklarına başımı kurtarmam kabil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak.. Sen yürümelisin, beni bırakarak... Kadın sustu. SARILDILAR Bir kitap düştü yere... Kapandı bir pencere... AYRILDILAR...
NAZIM HİKMET RAN
AYRILIK VAKTİ
Akşamı getiren sesleri dinle Dinle de gönlümü alıver gitsin Saçlarımdan tutup kor gözlerinle Yaşlı gözlerime dalıver gitsin
Güneşle köye in, beni bırak da Küçüle, küçüle kaybol ırakta Şu yolu dönerken arkana bak da Köşede bir lahza kalıver gitsin
Ümidim yılların seline düştü Saçının en titrek teline düştü Kuru yaprak gibi eline düştü İstersen rüzgara salıver gitsin
NECİP FAZIL KISAKÜREK | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:51 pm | |
| DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
CAHİT SITKI TARANCI | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:52 pm | |
| NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgarlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.
AHMET KUTSİ TECER | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:52 pm | |
| BEKLEYECEĞİM Aylar geçip yıllar olsa da Yıllar geçip zaman dolsa da Aşkın arzuları beni boğsa da Bir gün seversin diye bekleyeceğim
Bugün nişanlansan, yarın evlensen Benden başka binbir kişi sevsen Hepsiyle ayrı ayrı izdivaç görsen Bir gün dönersin diye bekleyeceğim
Seni beklemekle geçse de ömrüm Şu fani dünyada kalmasa günüm Senden uzakta ölürsem bir gün Ahirette seni bekleyeceğim...
AHMET HAMDİ TANPINAR | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:53 pm | |
| Ayrılık Sevdaya Dahil
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan onu çok arıyorum onu çok arıyorum heryerinde vücudumun ağır yanık sızıları bir yerlere yıldırım düşüyorum ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan
ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu yıldızlar inanılmayacak bir irilikte yansımalar tutmuş bütün sâhili çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozları yağıyor üstümüze özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı karanlık çöktü denize yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi tuz parça kırılsak da hâlâ içimizde o yanardağ ağzı hâlâ kıpkızıl gülümseyen -sanki ateşten bir tebessüm- zehir zemberek aşkımız
Atilla İLHAN | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:53 pm | |
| BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU
Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümâyân, Güller gibi... sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nâlân; Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar Tekrârını ömrün eder i'lân. Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Âlemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Üstümde semâ kavs-i mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam!
Ahmet HAŞİM | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:54 pm | |
| sokak cocuğu
Sayfa no: YOK Cilt no: YOK Hane no: YOK Ana adı? Ben sokak çocuğuyum abi hani şu uçurtması asılı kalan çocuk varya, bilyelerini rüyalarında unutan çocuk, ve oyuncaklarını masal kahramanlarına kaptıran çocuk o benim işte , o benim abi sahi, bir annem olmalıydı değilmi? ben dudaklarımda sokakları besteliyorum oysa sahi abi, tadı nasıldı anne sütünün? anneler nasıl okşar çocuklarını anne kokusu nasıldır kimbilir? ana ha? bir anne çizebilirmisin benim için karanlığın kar soğuğu parmak uçlarına bir anne unutulmuş çocukların ürkek avuçlarına bir anne ve yanına beni eklermisini abi? tıpkı sulu boya resimlerdeki gibi sımsıcak… Sahi abi, senin gözlerini kesmiyor değil mi bir köprünün soğuk gergin ve karanlık bedeni … sahi sen hiç seyrettin mi ay dedeyi bir köprünün altından? üşüdün mü abi kayan bir yıldıza bakarken? abi sen, abi sen? boşver… gel boyat istersen ayakkabılarını ben, aha şu ayakkabıların bağcıklarından asılıyırom yaşama gel boyat ayakkabılarını boyat da resmi çıksın dostun, düşmanın tüm kaldırımlara sayfa no: yok cilt no: yok hane no: yok yokların varlığında tam göbek bağından yakalandın mı hiç yalnızlığa? sahi bir de… bir de babam olmalıydı değil mi? baba? beni döveecek bir babam bile yok biliyor musun? nasırlı ellerinde şefkat arayacağım bir insan kim bilir bayramda neler alır babalar çocuklarına unutmuşum ! Bayramlarınızda vardı sizin öyle değil mi arefeleriniz… bayramlarda temize çekilen dostluklar vardı sonra oysa ben kırık dökük ıslıklar ısmarlıyorum güneşe ve mehtaba… yankısız, bestelenmemiş ve bestelenmeyecek serseri ıslıklar… bir babam olsaydı belki yeterdi çocuk olurdum eskisi gibi şımarırdım öylesine boşver abi, kimin neyine bayram kimin neyine hediye, baba kimin neyine abi sahi senin düşlerin vardır söylesene, göremedğini rüyanın düşünü kurarmısın ahmet, bir düş görmüş geçenlerde yorgun ve geç gelen bir gecede utanırken anlattı, anlatırken utandı bir ip bağlamış gök kuşağına “bak ana uçurtmamı gördün mü ya uçurtmamın gölgesinde bilye oynayan çocukları?” ahmetin düşü işte… bana düşlerini kiralar mısın abi bedava boyarım ayakkabılarını bana düşlerini, düşlerini abi boşver… bak iyi parlayacak bu ayakkıbılar en parlak ayakkabılarınla yürüyeceksin yaşama sen düşünme, sokaklar düşünsün beni gazete manşetleri, 3. sayfa haberleri düşünsün isimsiz bir damla gözyaşı düşünsün sen beni düşünme, düşünme be abi nasıl olsa ben olmayan ayakkabılarımın sıcaklığıyla basıyorum tüm kaldırımlara… olmasa da annesi babası sokakların sokak çocuğuyum işte ben sokak çocuğuyum kazanılmadan kaybedilmiş bir geleceğin herhangi bir yerinde ben sokak çocuğuyum abi hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk var ya işte o benim o benim abi o benim…
yorumlayan: b.gokçe | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:55 pm | |
| Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal Beyatlı | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:55 pm | |
| MAHALLE KAHVESİ
................................................................... Çamurlu bir kapı, üstünde bir değirmi delik; Önünde tahta mı, toprak mı? sorma, pis bir eşik. Şu gördüğün yer için her ne söylesen câiz; Ahırla farkı: O yemliklidir, bu yemliksiz! Zemini yüz sene evvel döşenme malta imiş... "İmiş"le söylüyorum, çünkü anlamak uzun iş. O bir karış kirin altında hangi maden var? Tavan açık kuka renginde; sağlı sollu dıvar, Maun cilâsına batmış tütünlü nargileden; Duman ocak gibi çıkmakta çünkü her lüleden. Dikilmiş ortaya boynundan üstü az koyu al. Vücudu kapkara, leylek bacaklı bir mangal. Kenarda, peykelerin alt başında bir kirli Tomar sürükleniyor, bir yatak ki besbelli: Çekilmiş üstüne yağmurluğumsu bir pırtı, Zavallının güveden hep liyme liyme sırtı. Kurur bir örtünün üstünde yağlı bir mendil: Ki "ben tependen inersem" diyen hasır zembil
Onun hizasına gelmez mi? Bir döner şöyle; Sicimle kulpuna ilmikli çifte mestiyle! Duvarda eski ocaklar kadar geniş bir oyuk, İçinde camlı dolap var ya, raflarında ne yok! Birinci katta sülük beslenen büyük kavanoz; Onun yanında kan almak için beş on boynuz. İkinci katta bütün kerpetenler, usturalar... Demek ki kahveci hem diş tabibi, hem perukâr, İnanmadınsa değildir tereddüdün sırası; Uzun lâkırdıya hâcet ne? İşte mosturası: Çekerken etli kemiklerle ayrılıp çeneden, Sonunda bir ipe, boy boy, onar onar dizilen Şu kazma dişleri sen mahya belledinse, değil; Birer mezâra işaret düşün ki her kandil! ....................................................................... Seyirciler mütefekkir, güzide bir tabaka; Düşünmelerdeki şiveyse büsbütün başka: Kiminde el, filân asla karışmıyorken işe, Kiminde durmadan işler benân-ı endîşe! Al işte: "Beyne burundan gerek" demiş de "hulûl" Tahharriyat-i amîkayla muttasıl meşgul! Mühendis olmalı mutlak şu ak sakallı adam! Zemine, daire şeklinde yaydı bir balgam: Abanmış olduğu bir yumru yumru değnekle, Mümâslar çizerek soktu belki yüz şekle!
Mehmet Akif ERSOY | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:57 pm | |
| ETME !!!
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun. etme !
Başka bir yar , başka bir dosta meylediyorsun. etme !
Ey ay felek harab olmuş ziyan olmuş senin için Bizi öyle harab öyle ziyan ediyorsun. etme !
Ey makamı var ve yokun üstünde olan kişi ! Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun. etme !
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun. etme !
Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize Sen zehri şeker , şekeri zehr ediyorsun. etme !
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun. etme !
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun !... etme !
İsyan et ey arkadaşım ! söz söyleyecek an değil aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun !.. etme !
[ Mevlana Celaleddin Rumi ] | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:58 pm | |
| Yâ Rab! Azap emrediyorsun ama Beni mahkûm edeceksin hangi yerde? Senin bulunduğun yerde yaşanmaz ki azap, Bilmem bulunmadığın yer nerde?
Ömer Hayyam | |
| | | muamma Admin
Mesaj Sayısı : 319 Kayıt tarihi : 02/07/08 Yaş : 35
| Konu: Geri: Şiir Demeti C.tesi Eyl. 27, 2008 3:59 pm | |
| EĞER ....................................................
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
CAN YÜCEL | |
| | | | Şiir Demeti | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |