Gece, eylülün ortasında vurulan aşklar gibi, ağlatır. Bir sonbahar bestesi bırakır da ellerine, yanaklarından süzülen birkaç damla yaş kalır geriye. Gece şimdi bir kalem, yazdığı harf suretince, acı düşer suretine…
Susmalarım sayıklamalarım yine geceye dair…Yazmak istiyorum. Hiç bir korku aklımı gölgelemeden, istediğim gibi yazmak... Ama korkuma engel olamıyorum.
Korkuyorum, neden mi?
Kelimelerle ifade etmekte güçlük çektiğim bütün duygularımı, acılarımı kolayca kelimelere dökememekten… Bazen kelimeleri öyle kötü yerlerde kullanırız ki; kirletir bütün duygularımızı, yanlış anlaşılırız. İşte korkum bu yüzden. Yaa duygularıma dokunursa…
Ayrılığımız saplanıyor yüreğime içim acıyor...
Neden yaptın bunu?
Aylarca birbirimize tatlı, buruk bir acı çektirdik, sözsüz antlaşma ile kabullenmiştik birbirimizi.
Neden yaptın bunu?
Beni bıraktın…
Şimdi ise içimde sen, derin bir bilmece, derin bir sızı...
Sorunlarımızın sebebini düşüyorum günlerce. Bulamıyorum asıl sebebini. Bir kerecik bilinçli olmayı bir yana bırakıp sebebi aramadan, uzun boylu düşünmeden, körü körüne bırakmak istiyorum duygularımın akışına…
Biliyorum bu kararı almakta geciktim.Her zaman ki gibi…
Ne hayata, ne de aşka tutunamadım.
Beni bıraktın…
Uyumak istiyorum
Uyusam her şey elden geldiğince güzel kalacak. Hatırlamayacağım sana dair hiçbir şeyi.
Uyumak istiyorum...
Artık gitme zamanı sevdalım
Senin gitme zamanın
Benim gitme zamanım
Birbirimize en büyük kötülüğü yaptık
Sonsuza kadar yalnızım…